Mermerin Yolu

İscehisar (Dokimeion) Mermerleri denize nasıl ulaştılar?

Roma dönemi boyunca Efes, Asia eyaletinin başkenti ve en büyük limanlarından biri idi. Dokimeion (İscehisar) mermerleri, imparatorluğun başkenti Roma başta olmak üzere, İspanya’dan Suriye’ye ve Gallia’dan (Fransa) Kuzey Afrika’ya kadar bütün Roma imparatorluğuna Efes’ten gönderiliyordu. Ama bu tonlarca ağırlığında mermer bloklar ve iri sütunlar Dokimeion’dan (İscehisar) Efes’e (Selçuk) kadar hangi güzergâhı takip ediyorlardı?

  1. İscehisar’dan Afyon ovasına doğru.

Antik dönemde, Afyon’un bulunduğu yerde Akroenos (Türkçesi: “Yüksek Yer”) adlı bir köy yer alıyordu. Bugünkü Afyon, antik Prymnessos (Süğlün) şehrinin yerine geçmiştir. Prymnessos tiyatrosunun oturma sıraları ve sahne binasının yerleri halen bellidir.  Yol Prymnessos topraklarından geçiyordu.

Güzergâh: Dokimeion – Akroenos – Prymnessos

  1. Afyon ovasından Sandıklı ovasına doğru.

Antik dönemde Sandıklı ovasının baş şehri Eukarpia (Emirhisar) idi. Roma ve Bizans zamanlarında Sandıklı ovasında beş şehir (“Pentapolis”) yer alıyordu.  Mermerler  Brouzos’un (Kara Sandıklı) ve Eukarpia’nın (Emirhisar) topraklarından geçirilip, Hierapolis (Koçhisar) üzerinden Stektorion’a (Menteş) varıyordu.

Güzergâh: Prymnessos – Brouzos – Eukarpia – Hierapolis – Stektorion

  1. Sandıklı ovasından Dinar’a doğru

Sandıklı ovasını arkada bırakıp Metropolis (Tatarlı) üzerinden Apameia’ya (Dinar) varılıyordu. İç Anadolu’nun en önemli ticaret merkezlerinden ve bu nedenle çok zengin bir şehir olan Apameia’da,  işlek Ankara – Antalya ve Efes – Konya – Suriye  yolları bir araya geliyordu.

Güzergâh: Stektorion – Metropolis – Apameia

  1. Dinar’dan Hierapolis’e (Pamukkale) doğru

Apameia’dan AcıTuz Gölünün kenarında bulunan Sanaos (Sarıkavak) şehrinden geçerek,  Hierapolis (Pamukkale) topraklarından Nysa’ya (Sultanhisar) ve buradan Tralleis (Aydın) yoluyla Efes’e varılıyordu.

Güzergâh: Apameia – Sanaos – Hierapolis – Nysa – Tralleis – Efes

İşin uzmanları, bu iri blok ve sütunların altına 6, 8 veya 10 tekerli sağlam vagonlar yaptırıp atıyorlar, bu vagonları da, sayısı, taşınacak yüke göre artıp azalan öküz gruplarına çektiriyorlardı. Örneğin, İtalyan diktatörü Mussolini, Carrara mermer ocaklarından çıkarttığı 30 metre uzunluğunda bir obeliski, iki yüz öküz tarafından denize taşıtmıştır.

Öküzler, bu uzun Dokimeion – Efes yolunu kaç günde alıyordu?  Bir öküz, saatte üç km. kadar ilerler ve bir günde ancak beş saat çalışabilir. Yani bir öküz ekibi, tek bir gün içinde yükünü 15 km. kadar taşıyabilir.  Bugünkü Afyon’dan İzmir’e kadar yaklaşık 320 km’lik bir yol vardır. Bu durumda, Roma dönemindeki mermer nakliyatı oldukça hızlı idi. Çünkü, bir gün içinde beş öküz ekibi – her bir ekip beş saat çalışarak – yükünü sıra ile birbirinden alıyordu.  Böylece Dokimeion mermerleri bir gün içinde 75 km. kadar ilerliyor ve beş gün içinde Efes’te deniz nakliyatına hazır hale getiriliyordu. Problem yoktu!

 

 

Tarih içinde İscehisar

Thomas Drew-Bear

Hellenistik dönemin başlangıcında Dokimeion (bugünkü İscehisar) şehri Büyük İskender’in generallerinden Dokimos tarafından kurulmuştur.  Şehrin kuruluş sebebi, bugün Bacakale denilen mevkii cıvarındaki beyaz ve menekşe mermer yatakları idi. Nasıl ki, yazıt ve anıtları için Hititler bazaltı, Frigler ise tüfü kullanmışlarsa, aynı amaç için Grekler de daima mermere ihtiyaç duymuşlardı.

Ama Hellenistik mermer ocaklarından hiçbir iz bulamıyoruz.  Bunun nedeni, Bacakale civarında Roma İmparatorluğu’nun en büyük mermer ocaklarının yer almasıydı.  Buradan mermer bloklar ve sütunlar sadece Anadolu’da Smyrna (İzmir) gibi önemli şehirlere değil, bü_tün antik dünyaya, ve bilhassa Roma şehrine kadar ihraç ediliyordu.  Roma’ya yakın Ostia limanının mermer depolarında ve Tiber Nehri kıyılarında, Dokimeion’dan, aynen ocaklardan çıktığı gibi istiflenen birçok menekşe mermer blok ve sütun günümüze ulaşmıştır.  Mermer Romalılar tarafından İscehisar’dan Kuzey Afrika’ya kadar götürülmüştür: örneğin, Dokimeion yazıtları Libya’da Lepcis Magna’nın Roma merkez hamamları kazılarında bulunmuştur ve genel olarak Libya’dan çıkmış olan Roma heykellerinin büyük çoğunluğu Dokimeion mermerinden, Dokimeion’lu heykeltraşlar tarafından üretilmiştir.

Ama Dokimeion heykeltraş atölyeleri ve sanatçıları her ne kadar önemli olmuşsa da, antik şehrin kalıntılarından çok az sayıda heykel çıkmıştır.  Bunun sebebi, Roma Dönemi’nde, İscehisar yakınlarındaki devasa mermer ocaklarının Dokimeion şehrine ait olmamasıydı. Bu ocaklar Roma İmparatorlarının özel mülkiyeti olarak, İmparatorların “memurları” (yani devlet köleleri ve azatlıları) tarafından yönetiliyordu.  Böylece Dokimeion şehri, mermerin getirdiği zenginlikten faydalanamadı, çünkü kazançlar doğrudan Roma devlet hazinesine aktarılıyordu.  Netice olarak lüks mermer heykellerin yerel piyasası çok sınırlıydı ve üretilen binlerce heykel ile yüksek kabartmalı lahtin neredeyse tümü ihraç edilmiştir.  Günümüzde ünik olarak İscehisar cadde ve meydanlarında sergilenen, Roma ocaklarından çıkmış yüzlerce ham madde blok ve sütun üzerindeki Latince yazıtlar bu idari düzen hakkında bize çok ayrıntılı bilgiler verir.

Genel olarak, antik kitabeler – onur yazıtları veya mezar taşları ise – mümkün olduğu kadar çok kişi tarafından okunabilmek için diktiriliyorlardı.  Ama İscehisar’da sergilenen Latince idari yazıtları, istisna olarak ancak ocakların içindeki yönetim ile ilgilidir: kaç blok veya sütun, ocakların hangi bölümünden, Roma’daki consul‘lara göre hangi tarihte, hangi ocak ekibi tarafından, hangi atölye şefinin nezareti altında çıkarılmıştır…  Doğal olarak etkili bir yöneticilik, var olan stokların durumunun bilinmesini gerektirir.  Bundan dolayı, ocaklarda her beş senede bir genel bir sayım gerçekleştiriliyordu: siparişe hazır bulunan kaç adet x uzunluğunda sütun, kaç adet y ebatlarında blok mevcut?  Tabii ki, bu ham madde sütunlar ve bloklar bir kere ocaklardan gönderilmişse bu yazıtların artık önemi kalmıyor ve inşaat şantiyelerinde işlendiklerinde siliniyorlardı.

Bu kocaman Roma mermer ocaklarında kaç asır boyunca kaç bin kişi çalışmıştır! Hem de Kütahya / Altıntaş (antik Soa şehrinin) mermer ocaklarını unutmayalim: bugün gibi, Roma döneminde de bu nisbeten küçük ocaklar Dokimeion / İscehisar’daki ocakların şubesi olarak yönetiliyordu.  Orada da aynı tür Latince yazıtlar ham madde olan blok ve sütunlarda bulunmaktadır.  Bu Roma ocaklarında çalışanlar köleler veya esirler değildi – kölelerin kontrolünü sağlayacak askerlerin mezar yazıtları veya kışlaları gibi herhangi bir ize rastlanmamıştır – tamamen bugün olduğu gibi, bu ocaklarda çalışanlar daha az masraflı “maaş köleleri” idi.

Ve yine bugün İscehisar’dan menekşe ve beyaz mermer bütün dünyaya ihraç edilmektedir.  Umarız ki, MERFES sayesinde İscehisar mermer sanat atölyeleri çalışanları yapıtlarına farklı sanatsal değerler katıp ürünlerinin dünyaya dağılımını antik dönemdeki gibi arttıracaktır!